Zincirleme Suçun tanımını yapacak olursak ; bir suç kastıyla hareket ederek, birden fazla aynı suçu oluşturan hareketleri farklı zamanlarda, aynı kişiye karşı işlemiş olmak sebebiyle faile tek bir suçtan ancak TCK M.43 Bağlamında artırılarak ceza verilmesini öngören ceza hukuku müessesidir.
Zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için ilk şart; aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla kere işlenmesidir. Yargıtay uygulamasına göre; “aynı suçtan anlaşılması gerekenin, aynı suç tipi olduğu”, kanunda düzenlenen suçların ismi aynı ise aynı suçtan söz edileceği, suçun ismi farklı ise artık aynı suçtan bahsedilemeyeceği kabul edilmektedir. Aynı suç kavramına suçun teşebbüs halinde kalma hali de dahildir. Örneğin Dolandırıcılık suçunda suçu bir kez işledikten sonra mağduru tekrardan dolandırmaya çalışması sırasında durum fark edilir ve engellenilse de Fail dolandırıcılık suçunda zincirleme suç hükümlerine göre yargılanır. Zincirleme Suç hükümlerinde ikinci şart işlenen suçun mağdurlarının aynı olmasıdır. Örneğin bir apartmanın önceki gün bir dairesini soyan hırsız ertesi gün başka bir dairesini soyarsa suçun mağdurları farklı kişiler olduğundan zincirleme suç hükümleri uygulanmaz. Son şart ise işlenen suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmiş olması gerekmektedir. Söz konusu şart M.43’de de açıkça yer almaktadır.
Aynı suçu meydana getiren fiillerin çokluğu halinde zincirleme suçtan bahsedilemez yani hırsızlık suçunda hırsızın çantada ki cüzdanı çalıp devamında da telefonu çalması zincirleme suç hükümlerinin uygulanacağı anlamına gelmez.
Zincirleme suç hükümleri uygulanırken dikkat edilmesi gereken bir husus vardır. Fail tarafından işlenen suçlardan ilkinde suç emniyet görevlileri tarafından fark edilmesine rağmen fakat failin tekrardan suçu işlemesi engellenmeyerek fiziki takip başlatılıyorsa ve failin aynı suçu işlemesiyle yakalandığında zincirleme suç hükümlerine göre yargılanması Yargıtay’a göre yanlıştır. Yargıtay’ın pek çok kararında söz konusu durum da fiziki takibi yapan gizli soruşturmacının görevi failin suç işlemesini önlemektir. Devlet görevlisi bir kişinin daha fazla suç almasını sağlayabilmek adına failin yaptığı hukuka aykırı hareketlere fırsat vermemelidir. Asıl olan bir suç işlendiği tespit edildiğinde suç işleyeni yakalayıp yargı önüne çıkarmaktır. Fakat uygumlalar da bu durumun karşıt halini çok fazla görmekteyiz. Aşşağıda ki Yargıtay Kararında da görmekteyiz ki bu yanlış bir uygulamadır.
Zincirleme suç bazı durumalarda farklı yorumlanabilmektedir ve mağduriyetlere yol açabilmektedir. Bu mağduriyetleri önlemek adına yapılan itirazlar sonucu yargıtay aşağıda düzenlendiği şekilde bir hüküm kurmuştur.
10. Ceza Dairesi, 2016/3408 E., 2017/3547 K.
“Gizli soruşturmacının görevi, soruşturma konusu suçun işlenip işlenmediğini, işlenmiş ise işleyenin kim olduğunu belirlemek ve bu konuda ki delilleri toplamaktır. Gizli soruşturmacı bu görevini yerine getirirken suç işleyemez, başkasını suç işlemeye azmettiremez. Devletin temel görevlerinden biri de suç işlenmesini önlemektir. Devlet görevlisinin bir kişinin daha fazla ceza almasını sağlamak için nu bazı hareketleri yapmaya yönlendirmesi ve ona bunun için fırsat vermesi kabul edilemez. Aksi halde gerek Anayasa’nın 2. Maddesinde yer alan ‘hukuk devleti’ ilkesi gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. Maddesinde öngörülen “adil yargılanma” hakkı ihlal edilmiş olur. Esas olan gizli soruşturmacı olan görevlinin bir suç işlendiğini tespit ettiğinde suç işleyeni yakalayıp yargı önüne çıkarmasıdır. “
Stj. Av. Dilara KARACA
]]>1)4857 sayılı İş Kanunu’na göre İşçi olmak. Söz konusu kanuna göre iş sözleşmesi ile bir işverenin işyerinde çalışan kişiy işçi denilmektedir. İş sözleşmesinin yazılı veya sözlü yapılmış olması bir önem fark etmemektedir. 4857 sayılı kanunun 14. Maddesinde bu kanun kapsamı dışında kalan işçiler sayılmıştır. Bunlar;
■ Deniz ve hava taşıma işlerinde çalışanlar,
■ 50’den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde çalışanlar,
■ Aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla ilgili her çeşit yapı işleri,
■ Bir ailenin üyeleri ve 3 üncü dereceye kadar (3 üncü derece dahil) hısımları arasında dışardan başka biri katılmayarak evlerde ve el sanatlarının yapıldığı işlerde çalışanlar,
■ Ev hizmetlerinde çalışanlar,
■ Çıraklar,
■ Sporcular,
■ Rehabilite edilenler,
■ Esnaf ve Sanatkarlar Kanunu’nun 2 nci maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde çalışanlar.
Yukarıda sayılı olan çalışanlar bu kanun kapsamında işçi sayılmadıkları için kıdem tazminatı almaya hak kazanamazlar.
2) Diğer şartımız ise bir yıl çalışma şartıdır. Aynı işveren kapsamında kesintisiz olarak en az bir yıl çalışmış olan işçiler Kıdem tazminatı almaya hak kazanırlar. Bu bir yıla işçi ve işveren arasında geçen deneme süresi de dahildir.
3) İşçi ve işveren arasında yapılan iş sözleşmesi belirsiz süreli olmalıdır veya belirli süreli iş sözleşmelerinde sözleşmede öngörülen süre bir yıldan fazla ve geçen bir yılın ardından sözleşme süresi dolmadan iş akdi sonlandırılmış ise de işçi kıdem tazminatı alabilir. Fakat belirli süreli iş sözleşmelerinde işçi süre bitiminde kıdem tazminatı talep edemez.
4) İş akdinin feshinden itibaren 5 yıl geçmemiş olmalıdır. Beş yılın sonunda zamanaşımına uğrayacaktır.
5) İş sözleşmesi işçi tarafından haklı nedenlerle veya işveren tarafından haksız nedenlerle feshedilmiş olmalıdır.
Yukarıda sayılan şartlara ek olarak aşağıda ki durumlarda da işçi kıdem tazminatına hak kazanır;
■ İşverenin, çalışanın ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranış sebepleri haricinde bir nedenle sözleşmesini feshetmesi,
■ Çalışanın, sağlık, iyi niyet ve ahlak kurallarına aykırılık ya da işin durması vs. nedenlerle sözleşmesini feshetmesi,
■ Askerlik görevi nedeniyle işten ayrılma,
■ Kadınların evlenmesi durumunda (1 sene içinde) işten ayrılması,
■ Emeklilik hakkını kazanıp ya da bu kapsamda yaş dışında 15 yıllık sigortalılık sigortalılık süresi ve 3600 prim gününün doldurulması sebebi ile işten ayrılma,
■ Çalışanın vefat etmesi (yakınlarına ödenir)
Kıdem tazminatının hesaplanması
İşçiye çalıştığı her yıl için 30 günlük brüt ücreti tutarında tazminat ödenir. Tazminat tutarı giydirilmiş brüt ücret üzerinden hesaplanılır ve çalışılan yıl ile çarpılarak miktar bulunulur. ( Giydirilmiş brüt ücret; Çalışana verilen aylık çıplak ücrete, ikramiye, prim, yol, yemek, vb. ödemelerin eklenmesiyle bulunan ücrettir.)
Kıdem tazminatı tavan tutarı nedir?
Sene de iki kere Ocak-Haziran ve Temmuz-Aralık olmak üzere Hazine Maliye bakanlığı tarafından kıdem tazminatı tavan tutarı belirlenir. 2020 yılında ilk yarıda belirlenen tutar 6130 TL ilken ikinci yarı da 7117 TL olmuştur. Yani işçi bu tutarların üzerinde bir miktarda maaş alıyorsa kıdem tazminatının belirleneceği aylık ücret 2020 Temmuz-Aralık ayı için en fazla 7.117 TL üzerinden hesaplanabilir.
STJ.AV. DİLARA KARACA
]]>Zira başkasının özgürlük alanına müdahale edildiği zaman, bireyin hak ve hürriyetinde birtakım sınırlardan bahsetmek gerekir. Dolayısıyla bu sınırların aşımında kanunen de yaptırımlar söz konusu olabilmektedir.
Söz konusu ceza gerektiren sınır aşımı hareketlerinde yaptırımlar söz konusu olabilmektedir.
Bu bağlamda internet üzerinden gerçekleştirilen bu kapsamdaki suçlara bilişim suçları adı verilmektedir.
Bilişim suçları günümüzde üç farklı kategori kapsamında ele alınmaktadır;
Hangi suçlar bilişim suçudur?
Bilişim suçları için 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre hareket edilmektedir. Direkt olarak işlenen bilişim suçları şöyledir.
Özel hayatın gizliliği ilkesinin çiğnenmesi olarak ifade edilebilir..
]]>